Vizesiz Yurtdışı Tatili: MONTENEGRO (Karadağ)

Montenegro ne tatlı ülkeymiş! Tüm Kotor Körfezi’ni dolaştık. Körfeze kıyısı olan şehirleri gezdik, yeni yerler keşfettik. Haliyle uzun bir yazı olacak, hazırsanız başlıyoruz!

Vizesiz gidilebilen (şimdilik) ve Adriyatik’e kıyısı olan Balkan ülkelerinden, havası Türkiye’ye nazaran daha sıcak olan Montenegro’ya, yani Karadağ’a gitmeye karar verdik. Para birimi euro olsa da diğer Avrupa ülkelerine göre daha uygun bütçelerle tatil yapabileceğimiz, doların artışı % 40 azalan gelirimizle gidebileceğimiz sayılı ülkelerden biri burası.

Nasıl Gidilir?

Arnavutluk’un hemen üzerinde, Saraybosna, Sırbistan, Hırvatistan ve Bosna Hersek’e de komşu olan Karadağ’da, Tivat, Niksic ve Podgorica olmak üzere 3 tane havaalanı var. Kotor ve Budva’ya en yakın alternatif Tivat, ancak İstanbul’dan sadece Türk Havayolları (THY) başkent Podgorica’ya uçuyor. Biletler genelde 1200-1500 tl civarında. Yani pahalı. Ama konaklamayı ve araba kiralama işini bizim gibi oldukça ucuza getirebilirsiniz. Para birimi olarak Euro kullanmasına rağmen Karadağ’ın herhangi bir Avrupa ülkesinden oldukça ucuz olduğunu söyleyebiliriz. Biz 2 kişilik odanın geceliğine 170 tl verdik. Kiralık arabanın günlüğü de 60 tl idi. Konaklama ve araç kira detaylarından aşağıda bahsedeceğiz.

Kısaca Montenegro – Karadağ

Ülkeden kısaca bahsetmek gerekirse, Montenegro ismi, İtalyanca Monte (dağ) ve Negro (kara) kelimelerinin birleşiminden geliyor. Cattaro ismini duyarsanız da şaşırmayın.

Kronolojik tarihine hızlıca bakarsak;

  • 1300lerde Osmanlılar, I. Kosova Savaşı ile ülkeyi fethetmiş,
  • 1878’de 93 Harbi’ni Rusya’nın kazanmasıyla Osmanlılar’dan ayrılmış,
  • 1918’de I. Dünya Savaşı ile Sırp-Hırvat-Sloven Krallığı’nın bir parçası olmuş (bu krallık daha sonra Yugoslavya adını almış),
  • 1945’te II. Dünya Savaşı bitiminde, Tito’nun liderliğinde Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti kurulmuş,
  • 1990’larda Yugoslavya’nın dağılmaya başlamasıyla Sırbistan’a bağlanmış,
  • 2003’te Sırbistan-Karadağ federasyonu oluşturulmuş,
  • 2006’da da kendi bağımsızlığını ilan etmiştir.

Neden ismi İtalyanca derseniz, Orta Çağlarda Balkanların Venedik hakimiyeti ve etkisi altında olmasındanmış.  Venedik etkileri, mimarisinde de, özellikle Kotor’da, oldukça hissediliyor. Bizce en güzel şehirlerinden olan Kotor, tarihinde bir çok kez Barbaros Hayrettin Paşa tarafından kuşatılmış, ancak alınamamış. Bununla övünen Kotor, Old Town’daki Denizcilik Müzesi’nin girişine bunu resmeden bir tablo koymuş, altına da Pirate (Korsan) Barbarossa yazmış. Yani zamanında haraca bağladığımız yerleri görmeye geldik 🙂 Tablonun fotoğrafı diğer Kotor yazımızın içinde, linki de burada 🙂

Nereleri Görmeli? Ne Yapmalı?

1- Kotor:

Hemen Stari Grad (Old Town)’ın önünde bulunan Kotor Limanı

Kotor Körfezi içerisinde yer alan UNESCO Dünya Miraslar Listesi’ndeki fotojenik şehir işte burası! Ülkenin birçok şehrini gezdiğimiz için, en etkileyicisinin Kotor olduğunu söyleyebiliriz. Aynı zamanda sezonda deli gibi bir turist akınına maruz kaldığını da belirtelim. Cruise gemilerinin de uğrak noktası. Bizce Old Town (Stari Grad), yani surların içi güzel. Dışında sanki pek hayat yok gibi geldi bize. Kotor’da ne yapılmalı, nereler görülmeli, bir sonraki yazımızda – tıklayınnn 🙂

2- Budva:

Budva’nın sembolü haline gelen heykel – bir efsaneye göre dansçı bir kız ve gemici bir adamın trajik aşk hikayesini ve sadakati simgeliyormuş

Adriyatik kıyısındaki bu şehir, bize Antalya Belek’i hatırlattı – popüler bir yaz tatili beldesi. Plajları, büyük otelleri ve “casino”larıyla (kumarhane) meşhur. Buranın da Old Town tarafı, yani kale içi, hemen deniz kenarında ve kale dışından daha sevimli. Kalenin kapılarından biri, direk plaja açılıyor. Biz, Kotor Old Town’ı buradan daha çok beğendik.

3- Sveti Stefan:

30 yıllığına Aman Resorts’a kiralanmış olan Sveti Stefan Adası

Budva’nın güneyinde bir yerleşim yeri. Buradaki meşhur Sveti Stefan Adası, karaya kısa bir yürüyüş yoluyla bağlı. Ada, Aman Resorts tarafından 30 yıllığına kiralanmış. Otel ya da restoran müşterisi değilseniz malesef adaya ayak basamıyorsunuz. Ama karaya bağlandığı yerdeki plajlar halka açık. Denizi çok güzel.

Plajdan sağa doğru orman içindeki yürüyüş yolundan devam ettiğinizde masmavi deniziyle parıldayan “Kings Beach”e ulaşıyorsunuz. Villa Milocer’in önündeki bu plaja giriş ücretliymiş, ancak sezon dışı gittiğimiz için biz birşey ödemeden girdik. Villa Milocer, Sırp Kraliyet ailesi Karadjordjevic’in ve daha sonra da Tito’nun yazlık eviymiş. Ancak şu an Aman Resorts’a ait bir otel. Buranın da yine bir yanında, güzel deniziyle Queen’s Beach var. Burası da Aman Resorts’a ait olduğu için giriş ücretli (100 Euro civarında).

4- Perast:

Perast’ın girişi ve meşhur Çan Kulesi

Körfezin kenarındaki en sevimli köylerden biri burası bizce. Bunda Venedik mimarisinin de etkisi çok. Perast, UNESCO Dünya Miras Listesi’nde ve turistik bir yer. Burada, Perast Şehir Müzesi’ni (giriş 4 Euro) gezebilir, Aziz (Sveti) Nikola Kilisesi’ni ziyaret ederek Çan Kulesi’ne tırmanabilirsiniz. Ancak biz gittiğimizde malesef Çan Kulesi kapalıydı, bu yüzden çıkamadık. Kilise her gün saat 12’de açılıyor.

Bir de Perast’tan 10 dakikada bir kalkan botlarla, kişi başı 5 Euro ödeyerek St. George ve Our Lady of the Rocks (Kayaların Leydisi) adalarını görebilirsiniz. Doğal bir ada olan St. George adası (Sveti Djordje), 12. yy.a ait bir manastıra sahip kutsal bir ada ve ziyarete kapalı. Hatta biz gittiğimizde tamamen kapalıydı, kimsecikler yokmuş. Our Lady of the Rocks (Gospa od Skrpjela) ise, yapay olan ada, Suada gibi yani. Buradaki kiliseye girebiliyorsunuz.

Adanın hikayesi ise şu: Zorlu bir seferden dönen 2 gemici, bir kayanın üstünde Meryem Ana ve oğlu Hz. İsa’nın tasvirlendiği ikonalar bulur, burayı bir adaya çevirip üzerine minik bir şapel inşa ederler. Daha sonra da gemiciler için böyle bir gelenek oluşur: Buradan geçen her gemici, eve sağasalim dönebilmek için suya bir taş atar.

Bu arada, kano ve paddle board da yapabiliyorsunuz adalara doğru. Ekim’de hepsi kaldırılmış oluyor ama bilginize…

5- Dobrota:

Kaldığımız otelin sevimli plajı 🙂

Perast’a göre daha sessiz sakin. Her apartmanın önünde kendine ait minnacık bir plajı var (kumsal yok). Tam kafa dinleme, şezlongta güneşlenip kitap okuma yeri 🙂 Körfezin kenarında denize sıfır bir kaç minnak restoran (konoba=geleneksel restoran) var. Mekan olarak çok beğendiğimiz Konoba Portun bunlardan biri. Menüye ağırlıklı olarak deniz ürünleri hakim. Et yemek isterseniz, sahil kenarının bir tık yukarısında Dobrotski Dvori var. 6-18 Euro arasında değişen alternatifler bulabilirsiniz. Biz “cevapcici” söyledik ve beğendik. Porsiyonlarının büyük olduğunu da belirtelim.

6- Durmitor Ulusal Parkı ve Tara Kanyonu:

Milli park içerisindeki bu çerçevelere bayıldıkkk!

Karadağ’da 5 tane ulusal park var: Durmitor, Biogradska Gora, Prokletije, Skadar ve Lovcen. Biz Karadağ’ın en büyük ulusal parkı olan, Zabljak şehrine bağlı, dünyaca ünlü Durmitor’u tercih ettik. Burası 1980’den beri UNESCO Dünya Doğal ve Kültürel Miraslar Listesi’nde. Tara ve Piva nehirleriyle çevrili bu parkın rakımı 2500 metre. Aynı zamanda yine UNESCO Dünya Mirasları Listesi’ndeki, Avrupa’nın en derin, dünyanın 2. en derin kanyonu olan Tara Kanyonu da burada.

Parkta, yürüyüş, tırmanış, kayak ve rafting yapılıyor. Parkın içinde en çok dikkatimizi çeken şey, güzel manzaraların olduğu tepelere sanki yüksekten bırakılmış gibi bankların serpiştirilmiş olmasıydı:) Ayrıca ufak bir kaç kafesi de var. Her yerini dolaşamasak da, geçtiğimiz yol üzerinde 2 kez devasa ahşap çerçevelere denk geldik. Süper düşünülmüş bu projeye biz bayıldık! Bol bol fotoğraf çekinmeyi, bu kare içerisinde horon edip zıplamayı ihmal etmedik tabi ki de!

Buradaki enfes virajlarda ne güzel motosiklet sürülür diye düşünürken, bir motosiklet grubu geçiş yaptı. Biz de motosikletçi selamımızı verdik:)

Bu arada, parkın içerisinde 18 tane de göl varmış. Biz sadece birini gördük. En çok görmek istediğimiz, en büyük göl olan Kara Göl’ü (Black Lake) vakit kısıtı nedeniyle göremedik. Gidecekler için, Medjed tepesinin ayağında olduğunu belirtelim.

Parkta eksikliğini hissettiğimiz şeylerden biri, açıklayıcı tabelalarının olmamasıydı (olanlar da İngilizce değildi). Gördüğümüz yönlendirmelerde hep “jezero” yazıyordu, yani “göl”. Dolayısıyla gitmeden birkaç kelime öğrenmekte fayda var 🙂

Tara Kanyonu da devasalığıyla gerçekten çok etkileyici. Nehir üzerindeki köprüden geçerek bir kısmını görme şansı bulduk. Sezonda burada zipline da yapılıyormuş.

7- Skadar (İşkodra) Gölü ve Virpazar:

Skadar’a panoramik bakış 🙂

Burası, Podgorica Havaalanı’ndan Kotor’a giderken yol üzerinde. Virpazar, Skadar Gölü üzerinde minik bir köprüyle ulaşabileceğiniz küçücük bir balıkçı kasabası. Burada, 15. yüzyılda Türkler tarafından Besac Kalesi inşa edilmiş ve hala duruyor. Anlamını (marketplace=pazaryeri), 18. yy.da, limanıyla ticaretin önemli bir noktası haline gelmesinden almış.

Hemen girişte sağda, restorana dönüştürülmüş ahşap bir tekne göreceksiniz. Kasabadaki 3 restorandan biri burası. Virpazar’da çoğu günlerde şarap ve üzüm gibi meşhur lokal ürünler bulmanız mümkünse de, Cuma günleri kasabanın lokal pazar günü. Burada yapılabilecek en iyi aktivitelerden biri, nilüferlerin arasından botla göl turu yapmak. Ayrıca tepedeki panoramik bakış noktasından da göl manzarasını izleyebilirsiniz. Skadar Gölü, 280 çeşit kuşa ev sahipliği yapıyormuş. Bu yüzden, Kuş Gözlem aktiviteleri de meşhur.

8- Herceg Novi:

Hırvatistan, Dubrovnik sınırına 30.km uzaklıkta bulunan ve Adriyatik kıyısındaki bu şehir oldukça minik. Buraya giderken bizim gibi sahilden gidip deniz kenarında sevimli yerler keşfedebilirsiniz. Özellikle Kumbor’daki sevimli pizzacıya uğrayın (ismi Amaro). Fotoğraf çekimi için de çok güzel kareler yakalayacaksınız (bizimkiler Facebook albümümüzde).

Biz Herceg Novi’yi hızlıca bir dolaşıp çıktık. Şehir merkezinden merdivenlerle çıkarak Saat Kulesi’nin altından geçiyor ve minik ama tatlı bir meydana çıkıyorsunuz. Buradan da pek sevimli ve daracık “merdiven” sokaklarından aşağıya doğru inerek Forte Mare Kalesi’ne ulaşabiliyorsunuz. Yine burada Türklerin yapmış olduğu Kanli-Kula’yı (Kanlı Kule) da ziyaret edebilirsiniz. Tavsiyemiz, bu kadar sınıra yaklaşmışken vizeniz varsa Dubrovnik’e geçmeniz, yoksa da Bosna-Hersek’e geçip Mostar’a gitmeniz 🙂

Gezinin Maliyeti

Genel olarak ülkenin ucuz olduğunu belirtelim. Ancak Türk lirasının Euro karşısındaki değersizliği yüzünden bize yine zaman zaman pahalı geldi malesef…

Yeme-İçme:

Kahvaltımızı marketten yaptığımız toplu alışverişle günlüğü 3 Euro’ya mal ettik. Bir sürü de şey aldık: Domates, salatalık, peynir, nutella, kaymak, reçel, yumurta:) En uygun fiyatlı marketleri IDEA. Hatta IDEA’lardan birinde 0.50 cl Tuborg’u 0.59 Euro’ya bulduk, yani 4 TL’ye!! Öğlenleri genelde gezmek ve keşfetmekle meşgul olduğumuzdan arabada giderken abur cuburla geçiştirdik. Akşamları ise 10 Euro’dan 30 Euro’ya değişkenlik gösteren yerlerde yedik. Restoran olarak;

  • Dobrota‘da deniz kenarında Konoba Portun’u (ağırlıklı deniz mahsülleri), bir üst sokaktaki deniz manzarası olmayan Dobrotski Dvori’yi (eti meşhur), dere kenarında hoş atmosferiyle Stari Mlini’yi,
  • Morinj‘de (Perast’ın kuzeybatısındaki karşı kıyı) yeşilliklerin içinde büyük ve güzel bahçesiyle Catovica Mlini’yi, yine o tarafta adaları arkasından gören Verige65’i,
  • Perast‘ta Conte Restoran’ı, Otok Bronza’yı,
  • Kotor Stari Grad, kale içinde Hippocampus Restoran’ı, Pizzeria Pronto’yu, kale dışında limanın orada Galion’u, Mesara Tanjga’yı ve Kuzey Kapısı’nın o tarafta kalan fastfoodçu minnak büfe Fortuna’yı deneyebilirsiniz. Fortuna’nın içinde fırını var, hamburger ekmeğini bu fırında kendi yapıyor ve çok lezzetli.

Konaklama:

Biz Dobrota’da deniz kenarındaki bir apartta 5 gece konakladık (Apartman Jokovic). Yeri güzeldi, fiyatı çok uygundu (kişi başı 85 TL). Fiyat/konum olarak bakıldığında iyi, ama eşyalar oldukça eskiydi (eskiye karşı bir alerjimiz yok, ama kastettiğimiz şey; yastık kılıflarının yırtık, yatağın hafif çökmüş, havluların yüzde peeling etkisi bırakacak kadar sert olması:))

Allahtan sevilecek yanları da vardı: Balkonu ve manzarası gibi. Katta herkese açık ufak bir mutfağı da var. Bir de aynı binada kalan ev sahibi, o kadar yardımsever, ilgili ve iyiydi ki olumsuz bir şey diyemedik 🙂 Bir de deniz kenarı olduğu için tavsiyemiz, mutlaka yanınıza sinek kovucu losyon vb. şeyler alın:) İlk gece bizi fena yedi sinekler. Old Town’ın içi çok güzel demiştik, ancak özellikle sezonda burada kalınmaz bizce. Çünkü çok gürültülü ve kalabalık. Perast’ın sonlarına doğru olan kısmı da bir alternatif olabilir, ancak Dobrota bizim favorimiz oldu.

Uçak:

Yazının başında sadece THY’nin buraya (Podgorica’ya) uçtuğunu söylemiştik. Uçak biletleri, tek kişi gidiş geliş  1200-1500 TL civarında. Uçuş yaklaşık 1.5 saat sürüyor.

Araç Kiralama:

Araç kiralamayı günlüğü 60 TL’den booking.com üzerinden, SurPrice şirketinden yaptık. Aslında araç kiralamadan toplu taşıma ile halledebiliriz diye düşünmüştük, ancak internette Karadağ’da toplu taşımayla ilgili detaylı bir bilgi bulamadığımız için risk almak istemedik. İyi ki de kiralamışız. Bu arada motosiklet kiralama da yaygın.

Sezonda araç kiralamanın trafik nedeniyle çile olduğunu duymuştuk. Ama biz sezon dışı gittiğimiz için pek sorun yaşamadık. Sezonda giderseniz kesinlikle motosiklet deriz. Çünkü yollar çoğunlukla gidiş-geliş şeklinde tek şerit, haliyle araç trafiği işkence olacaktır.

Bu arada, havalimanından aracımızı kiralarken, görevli, bizi sürücülerin agresif kullandığı konusunda uyarmış ve tam paket sigorta (günlük 10 Euro) satmaya çalışmıştı. Park halinde bile araç çizilirse 200 Euro gibi bir maliyet çıkacağını söyledi. Ancak sigortayı alırsak aracın fiyatı direk 2 katına katlanacağı için istemedik, bu yüzden kredi kartımızdan 550 Euro bloke ettiler. Gezi boyunca arabaya zarar gelecek diye biraz paranoyak olduk ama hiç sorun yaşamadık neyse ki. Ama sezonda gitseydik çizik/vuruk olma ihtimali çok yüksekti, çünkü gerçekten çok kötü ve hızlı araç kullanıyorlar.

Diğer Faydalı Bilgiler:

Ne zaman gidilir? Mayıs-Eylül arası

Ne kadar süre ayırmak gerekir? En fazla 4 gün (dağa tepe gezecekseniz ya da deniz tatili yapacaksanız), romantik bir kaçamak için ise 2 gün yeterli

Ne kadar bütçe ayırmak gerekir? 3 günlük bir tatil için kabaca kişi başı 2500 TL (konaklama, uçak, yemekler, araç kiralama).

Para birimi nedir? Dövizi nereden alabilirim? Euro kullanıyorlar. Eğer Türkiye’den sadece TL ile çıkıyorsanız, Podgorica Havaalanı’nda bulunan ATM’den Euro çekebilirsiniz. Bunun dışında öyle döviz büroları yok. Bu işlemi sadece bankalar yapıyor. Onlar da sadece haftaiçi çalışıyor. Bankalar her yerde yok, sadece büyük şehirlerde var: Kotor ya da Herceg Novi gibi…

Daha fazla fotoğraf yakında burada ! Facebook ve İnstagram hesaplarımızı takip etmeyi unutmayın lütfen 🙂

Keyifli gezi ve keşifler dileriz!