Pandemide Karavan Rotaları (Fethiye’den Marmaris’e)
Açık ara farkla en keyif aldığımız rotanın bu olduğunu söyleyebiliriz! Nedenlerine gelince hem her yerinde denize girebildiğiniz tam bir yaz rotası, hem de sakin yerler arayanlar için sayısız koylarıyla deniz ve kamp için eşsiz bir seçenek..
Fethiye, Ölüdeniz, Kayaköy, Göcek, Dalyan, Marmaris, Akyaka, Akbük (Gökova) taraflarını karış karış gezdik diyebiliriz. İnanılmaz güzel vakit geçirdik. Bunda karavanla olmanın da büyük etkisi var tabii ki.. Yeri gelmişken karavan sponsorluğu için sevgili Onur arkadaşımıza buradan da tekrar çok teşekkür ederiz!
Aşağıdaki haritada gittiğimiz noktaları işaretledik. (Karış karış derken dalga geçmiyorduk! 😁) Tüm detaylar ise aşağıda!
FETHİYE TARAFI
ÖLÜDENİZ
Ölüdeniz, doğası, eşsiz manzarası ve güzel enerjisi sebebiyle “hala yaşıyorken görmeniz gereken” bir yer. Güneşlenirken üzerinizde uçan ve sahile inmeye hazırlanan yamaç paraşütleri buraya ayrı bir keyif katıyor. Gün batımındaki harika manzarayı kaçırmamak için mutlaka sahilde olmalısınız. Ayrıca plajı tepeden görebileceğiniz başka bir manzara noktası da Montana Seyir Tepesi..
Merkezdeki sahilde 3 plaj var: Ölüdeniz Plajı, Belcekız Plajı ve meşhur Kumburnu Plajı – hani şu paraşüt yapanların havada çektikleri fotoğrafların vazgeçilmezi..
Popüler olan Kumburnu Plajı’nda çok fazla tesis var. En sakinine girin deriz😊 Buraya girerken Tabiat Parkı girişi olduğu için bir otopark ücreti alınıyor (25₺). Plajda da şemsiye-şezlonga bir ücret daha ödüyorsunuz. Biz 60₺ ödemiştik. Bu plaj diğerlerine göre çok daha kalabalık olduğu için yeme içme konusunda kendi başınızın çaresine bakmanız gerekebileceğini unutmayın. Ek olarak buradaki tuvaletler kötü ve bakımsızdı. Denizi de sıcak. Yine de daha önce gitmediyseniz en az 1 kere gitmenizi tavsiye ederiz.
KAYAKÖY
Sanatçı, zanaatkar ve entellektüel kesimin buralara yerleşmesiyle birlikte değişim geçiren (bize Ayvalık’taki Küçükköy’ü anımsattı), giderek popülerleşen ve de malesef pahalılaşan bir yer burası. Kayaköy Antik Kenti, Kayaköy yakınındaki harika koyları ve değişik ambiyanslara sahip kafe/restoranlarıyla mutlaka görülmesi gereken bir yer.
Biz Kayaköy içindeki Orino Suites’te konakladık ve kesinlikle tavsiye ederiz. Bahçesi, odaları ve enfes kahvaltısıyla bizim gönlümüzü fethetti.
Ayrıca buradaki Gemile Koyu, Dar Boğaz Koyu, Soğuk Su Koyu da mutlaka görülmesi gereken yerlerden.. Gemile Koyu girişinde bir dayı var geçenden 20₺ geçmeyenden 40₺ istiyor :)) 20₺ verip girin 10 dakikaya çıkarsak parayı geri alırız çıkmazsak sana kalsın diyin 🙂 tartışmayın. aynı dayı bize konaklanmadığını söylemişti ama içeri girdiğimizde karavanlar gördük, sorduk geceyi orada geçirdiklerini söylediler. Tamamen duygusal karar veriyorlar anladığımız kadarıyla. Parayı veren düdüğü çalar! Issız olsa çok daha keyifli olabilecekken bu tarz işletmelerin, işletemediği bir koy Gemile.
Dar Boğaz Koyu için Gemile Koyu’na inmeden bir noktada aracınızı park edip 15-20 dakika yürümeniz gerekiyor. Ancak yürüdüğünüze kesinlikle değiyor! Yanınıza ağır bir çanta almamanızı tavsiye ederiz. Mutlaka şapka takın ve koruyucu kreminizi sürün. En güzel yerleri kaptırmamak için erken gitmenizde fayda var. Daha çok fotoğraf instagram sayfamızda var.
Soğuk Su Koyu’na tekneyle ya da aracınızla gidebilirsiniz. Eskiden buraya araç gitmiyormuş ve bir hayli yürümeniz gerekiyormuş. Ancak şu an aracınızla koyun dibine kadar gidebiliyorsunuz. Yolun sonunda yer alan Soğuk Su Restoran’ın otoparkına park edip 50₺ ücret ödüyorsunuz. Aslında otopark parası bir nevi plaj giriş ücreti gibi. Ödemek istemezseniz, aracınızı dışarı da yolun kenarına park edip, restoranın etrafından dolaşarak da koya inebilirsiniz. Ancak bu alternatif 15-20 dakika sürerken, bahçeden ineceğiniz basamaklarla 1 dakika içinde koydasınız. Soğuk Su Koyu’nun denizi çok güzel ve diğer koylara göre kalabalık da değil. Fotoğraflar için buraya tıklayın.
FETHİYE MERKEZ
Fethiye Kordon, Paspatur Çarşısı, Balık Pazarı ve Çalış Plajı, Fethiye Merkez diyince ilk akla gelen yerler elbet.. Kordon boyunca deniz kenarındaki güzel mekanlarda yiyip içebilirsiniz. Biz, Hamdi Restoran’da rakı-balık yaptık, tavsiye ederiz. Paspatur Çarşısı oldukça büyük. Halıcılardan, hediyelik eşyacılara, giysi mağazalarına, baharatçılara, kuyumculara sahip otantik bir çarşı.. Gezmesi keyifli.. Balık Pazarı’nın özelliği ise, buradaki balıkçılardan balığınızı seçip pişirtebiliyor ve alanda bulunan masalarda Asmalımescit’i andıran keyifli bir ortam eşliğinde yiyebiliyorsunuz. Çalış Plajı, denizi harika olmasa da merkeze yakın olması nedeniyle tercih edilen plajlardan biri. Geçiyorken uğrayabilirsiniz. Plajda bir de Kuş Cenneti var.
Yine merkezde uğrayabileceğiniz yerlerden biri Fethiye Kalesi, diğeri de Likya döneminden (M.Ö. 4. yy) kalma, kayalara oyulmuş Amintas Kral Mezarları. Kaleye, manzara için çıkılabilir; ancak çoğu tarihi eser gibi malesef burası da kendi kaderine terkedilmiş. Merkezden 15 dakikada ulaşacağınız Amintas Kral Mezarları’ndan da manzaranın tadını çıkarabilirsiniz. Statüsü yüksek kişiler için yapılmış bu mezarların en görkemlisi Amintas.
FETHİYE YARIMADA
Öncelikle yarımadada çok fazla koy alternatifi olduğunu söyleyelim. Yarımadayı saat yönünde dolaşırsanız ilk gideceğiniz koy Help Beach’in olduğu Küçük Boncuklu Koyu. Biraz daha ilerlediğinizde de Sea Me Beach’in yer aldığı Boncuklu Koyu’na ulaşıyorsunuz. Beach konsepti bize çok uymadığından buralara girmedik, ama giren arkadaşlarımız güzel olduklarını söylüyorlar.
Biz, Sea Me Beach’e gelmeden hemen önceki ıssız koya girdik. Denizi gerçekten çok güzel😊. Kamp da atılabilir. Burdan devam ettiğinizde, Kuleli Plajı, Gazi Koyu, Büyük Samanlık Plajı, Küçük Samanlık Plajı diye devam ediyor. Burdan sonra da Lebi Derya Aksazlar Kamp diye bir yere uğradık. Konumu çok güzel, ama işletme biraz garip🙄 Kamp alanı kurmuşlar, ama kamp alanının hemen önünde de düğün organize ettikleri bir alan bulunuyor. Yani kamp atarsanız, gece yüksek sesli müziğe maruz kalma ihtimaliniz çok yüksek.
Fethiye’ye gelenler bizce yarımadayı gezmeden gitmemeli..
GÖCEK
Favori mekanlarımızdan biri olan nezih Göcek’e sıra geldi.. Marinasıyla bir çok lüks yata ev sahipliği yapan Göcek, 12 Adalar yat/tekne turlarıyla da oldukça popüler. Arkadaşımızın tavsiyesiyle, Hürriyet Kaptan’ın 15 kişilik tekne turuna dahil olarak biz de bu turu yaptık. Yemeklerden çay servisine, tur rotasından verdikleri bilgilere kadar herşey dört dörtlüktü. Bu yüzden kesinlikle tavsiye ederiz.
Rotadan kısaca bahsedecek olursak; Göcek Adası, Yassıcalar, Zorlu’nun sahip olduğu Zeytinli Adası, Domuz Adası, Bedri Rahmi Koyu, Kleopatra Hamam Koyu, Sarsala Koyu gibi çok güzel yerler gördük. Bunların bazılarından transit geçiş yapıyorsunuz. Bizce en güzeli antik hamamın kalıntılarının hala durduğu ve bir kısmı sular altında kalmış duvarları içinde yüzebildiğiniz Kleopatra Hamam Koyu’ydu.
Marinadaki kafelerden önerimiz Flora Café & Restaurant. Hem ortamı, hem de yiyecekleri güzel.
DALYAN (ORTACA) ve KÖYCEĞİZ
Dalyan, bildiğiniz gibi çok özel bir yer. Biz karavanımızı sezonda tur otobüslerinin park ettiği, büyük ve ücretsiz otoparka parkettik. Hemen nehrin kenarında. Aslında nehrin kenarında yürüyüş yapabileceğiniz çok güzel bir yürüyüş yolu var. Ancak malesef sinekler hiç farkettirmeden, anında her yerinizi şişiriyorlar. Bu yüzden sinek ilacına bulanmadan dışarı çıkmayın deriz!
Burada yapabileceğiniz çeşitli (tur uzunluğu, kalkış saati ve rota olarak) tekne turları var. Turları özel olarak alabileceğiniz gibi, toplu turlara da katılabilirsiniz. Ayrıca tur yapmadan direk tek bir noktaya giden dolmuş tekneler de var.
Tekne turlarında Sultaniye Kaplıcası, Çamur Banyosu, Sülüklü Göl, Ala Göl, Kaunos Antik Kenti, Köyceğiz Gölü, İztuzu Plajı gibi yerleri geziyorsunuz.
Biz sadece İztuzu Plajı’na gitmek için dolmuş teknelere bindik (kişi başı 30₺). İztuzu, çok özel bir lagün. Karetta karettalar akşamları karaya çıkıyor ve yumurtalarını bırakıyorlar. Bu yüzden akşam 8’den sonra kesinlikle bölgeye giriş yasak.
5 km. uzunluğundaki plajında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın tesisleri var. Biz teknenin bizi getirdiği en uçtaki tesise gittik (şezlong şemsiye 40₺). Fiyatlar uygun. Denizini bilenler bilir, sığ ve genelde dalgalı (zemini yumuşak kum). Biz dalgalarla oynarken çok eğlendik🤩
Dalyan’a gelmişken Kaunos Kral Mezarları karşısında çay içmedik demezsiniz! Nehrin karşısından mezarları izlemek gerçekten güzel bir duygu. Mezarların olduğu tarafa kısacık bir kayık turuyla geçebilirsiniz. Buraya geçtiğinizde nehir solunuzda kalacak şekilde yoldan yürümeye devam ederseniz Kaunos Antik Kenti’ne ulaşabilirsiniz.
Bir diğer meşhur manzara da İztuzu’ndaki Radar Tepesi ya da Çandır Tepesi’nden izlenebilir.
Dalyan’ın ufak çarşısına bir çok mağaza, restoran, kafe ve bar sığdırılmış. Her yerde İngilizleri görmek çok olası😊 Biz tam çarşıda değil de, tekne turlarının kalktığı yerdeki Konak Restoran’a gittik. Tavsiye ederiz. Nehre bakan bahçesinde hoş bir atmosferde bir şeyler yiyip içebilirsiniz. Çalışanları oldukça ilgili, yemekleri de güzel.
Dalyan’a gelmişken, Köyceğiz Gölü etrafındaki güzel bir noktada piknik yapmayı ya da gün batımını izlemeyi de planınıza dahil edebilirsiniz.
Biz uğramadık, ama Ekincik Plajı da kamping-severlerin uğrak yerlerinden birisi. Yüzmek için de gelinebilir. Dalyan’dan deniz ya da kara yoluyla ulaşabilirsiniz.
AKYAKA – AKBÜK (GÖKOVA)
Karavanla yaptığımız en güzel rotalardan biri Akyaka ile Akbük arasındaki sahil yolu olabilir! Bir tarafı orman, bir tarafı deniz olan bu yolu motosiklet severlere de kesinlikle tavsiye ediyoruz. Ancak oldukça virajlı olduğunu ve yer yer daraldığını da söyleyelim. Bu yol üzerinde bir çok kamping de var. Biz buralara uğramadan direk olarak Akbük’e geçtik.
Akbük hakkında internette genel olarak işletmelerin çok kötü olduğunu ve daha çok para koparmaya yönelik hizmet verdiklerini okumuştuk. Öncelikle denizinin çok berrak ve güzel olduğunu söyleyelim. Aslında koy da güzel, ancak malesef işletmeler hakkında yazılanlar doğruymuş. Öte yandan, denizin hemen dibi araç yolu olduğu için, şezlonglar denizin neredeyse içinde ve güneşlenirken araçların tozuna maruz kalabilirsiniz. Sezonda buradaki atmosferi hayal edemedik..
Koyun girişinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın işletmesi yer alıyor ve giriş ücretli. Ancak bu durum, eğer içerideki tesislerden birinde kalacaksanız geçerli değil! Yani, “biz içerdeki tesiste kalacağız” dediğinizde girişte otopark ücreti ödemiyorsunuz.
Diğer önemli nokta, bakanlığın işletmesi saat kaçta gelirseniz gelin konaklama yapacaksanız, gece 12’den sonra 1 gün parası daha alıyor. Bizden karavan için günlük 80₺ istediler (şemsiye şezlong için de bi 60₺ daha veriyorsunuz). Saat 7-8 gibi gitmiştik ve 12’den sonra bir 80₺ daha ödememiz gerekeceğini söylediler.
Biz bu modeli çok absürd bulduğumuz için geribildirimde bulunduk ve sabah çıkacağımız için bir istisna yapmalarını rica ettik. Ancak, çalışanlar bunu konuşabileceğiniz ve insiyatif alabilen insanlardan çok, sadece söyleneni yapmaya kitlenmişler. Biz de, kapıya ücret ödemeden, koyun en sonunda gözümüze kestirdiğimiz kampinge (aynı zamanda restoran) devam ettik. Kampingin yeri güzel olmakla beraber, oldukça bakımsızdı. Ancak karavanımız olduğu için bunu çok sorun etmedik. Aynı fiyatlama modeli burada da mevcutmuş, ancak konuşarak makul bir fiyatta en azından anlaşabildik. Belediye tesisine ödeyeceğimiz 160₺ yerine aynı zaman için buraya 100₺ ödedik.
Özetle Akbük, sezon dışında gidilebilecek çok güzel bir yer, ancak bahsettiğimiz riskleri göz önünde bulundurursanız üzülmezsiniz..
MARMARİS TARAFI
MARMARİS MERKEZ ve İÇMELER
Bildiğiniz gibi 2021 yazında feci bir yangın felaketinin kurbanı oldu çoğu orman.. Marmaris de ne yazık ki bunlardan biriydi. Malesef yangının etkilerini her yerde görmek mümkün. Dağlar adeta siyah beyaz filtreye geçmiş gibi.. Umarız bu acıdan ders alır ve tekrar yaşamayız.
Marmaris Merkez de, Ölüdeniz gibi tam bir turist noktası. Hele bir Barlar Sokağı var ki, göz ve kulak kanatan cinsten😣 Sırf merakımızdan girdik sokağa ve hızlı adımlarla uzaklaştık. Dipdibe gece kulüplerini geçerken bangır bangır müzikleri birbirine karışıyor.
Kuzenlerimizin oteli İçmeler’de olduğu için biz o tarafa geçip biraz orada vakit geçirdik. İçmeler Plajı’na çok yakın. Buralarda konaklama alternatifi arayanlar için tavsiye ederiz. Detaylı bilgi için sitelerine bakabilirsiniz. İçmeler’in denizi güzel ve ücretsiz halk plajı bulunuyor.
ORHANİYE KIZ KUMU
Buralara gelmişken kalabalıktan kaçanların tercih ettiği güzelim Marmaris köylerine uğramadan gitmedik elbet.. Hedefimiz Bozburun’du. Bozburun’a giderken yol üzerindeki Orhaniye Kız Kumu’na uğradık. Burada karavan içinde güzel manzaramız eşliğinde 1 gece geçirdik. Ertesi gün de tam karşımızda kurulan pazardan alışveriş yaptık😊
Kız Kumu’nun özelliği, sığ olan denizin içindeki batık patika gibi uzanan bir yoldan yürüyebiliyor olmanız. Kuş bakışı bakınca daha net görebileceğiniz bu patika üzerinde kıyafetleriyle yürüyen bir sürü insan, belli bir yere kadar gidip geri dönüyor. Güzelliğiyle meşhur (🙄) heykellerimizden biri de burada, tam yürüyüşün başladığı noktada (efsaneye konu olmuş meşhur kızımızın heykeli).
Kız Kumu’nun efsanesini de bilmeyenler için kısaca özetleyelim: Bybassios prensesi ile bir balıkçı aşık olur ve buradaki kumsalda gece karanlığında, gizli gizli buluşurlar. Ancak bunu öğrenen kral çok öfkelenir ve prensesin yine kumsala gittiği bir gün, askerleriyle oraya gider. Balıkçının gelmesi için ışıkla işaret yaparlarken askerler prensesi tutarlar. Ancak prenses, askerlerden kendini kurtarıp denizin içinde koşmaya başlar. Kayığın içindeki balıkçıyı hedef alan oklar, yanlışlıkla prensesi vurur ve prensesin kanlarıyla bu koştuğu yerdeki kumun bu yüzden kırmızıya döndüğü rivayet edilir..
BOZBURUN
Sezon dışı olduğu için midir bilinmez ama Bozburun acayip sakindi. Karavanımızı ücretsiz halk plajının otoparkına çektik. Buradaki sakinlik, deniz ve yakamoz manzarasıyla birleşince gerçekten tadından yenmiyor..
Bir süre sonra burada 3-4 karavan olduk. Gençliklerinde de karavanla gezmiş ve hala gezmekte olan, 60 yaşlarındaki tatlı bir çiftle tanıştık. Sonra Kadriye-Sam çifti geldi. Sam, Kuzey İrlandalı eniştemiz😊 Birlikte Bozburun’un kesinlikle yapılması gereken aktivitelerinden olan tekne turu yaptık.
Tur; rotası, yemeği, ilgi ve alakası, kısacası herşeyiyle dört dörtlüktü. Tabii ki bunda, Bayram Abi’nin Robinson 2 teknesiyle çıkmamızın da büyük etkisi var. Size de kesinlikle tavsiye ederiz.
Yemekli aldığımız bu 15 kişilik tura, kişi başı 150₺ ödedik. Tur rotamızda, Akvaryum Koyu, Üç Taşlar, Zeytin Adası, Değirmenli Ada ve Adaboğazı gibi yerler vardı. Tüm yerlerdeki deniz inanılmaz güzeldi. En çok Adaboğazı’na hayran kaldık. Kiseli Ada, Kızılada ve ana kara arasında kalan bu mevki, denizin ortasında teknelerin buluşma noktası ve sığ bir denize sahip. Tekneden inip denizde yürüyerek hemen yakınınızdaki karada bulunan Rum köyü kalıntılarına yürüyebiliyorsunuz. Burası aslında tek bir kara parçasıymış, ancak meydana gelen depremle parçalara ayrılmış.
Eğer bu turu yapmadan dönerseniz, Bozburun’u görmüş sayılmazsınız! Fotoğraflara bakınca bizi daha iyi anlayacaksınız, görmek için buraya tıklayın.
Göcek turu mu Bozburun mu diye sorarsanız, kesinlikle Bozburun deriz! İkisini de yapacaksanız önce Göcek’i yapın, çünkü Bozburun turundan sonra başka bir tur sizi mutlu etmeyebilir 😊
SELİMİYE
Selimiye’ye Alaçatı’nın çok ufak bir versiyonu diyebiliriz. Biz sadece bir dolanıp akşam yemeği yiyip karavanımıza geri döndük. Zaten 1-2 saatte dolaşılabilecek kadar küçük.
Deniz kenarında çok tatlı kafe-barlar var. İnsanlar şıkır şıkır giyinip ışıl ışıl masaları dolduruyorlar.
Akşam yemeği için, hemen deniz kenarının bir arka sokağında, atmosferini (geniş bir bahçesi var) ve pidelerini sevdiğimiz Yamaç Pide’yi öneririz. Ev yemekleri yapan yerler de mevcut. Badem Mantı’nın ününü duymuştuk, ama gitmedik. Bir de buraya özel bir tatlı var: Losta Tatlısı. Bir çeşit baklava ve içinde keçi peyniri var. Bizi çok cezbetmediği için tadına bakmadık, ama bu tarz tatlılar seviyorsanız deneyebilirsiniz.
BÖRDÜBET – AMAZON KOYU
Bördübet’i duyanlar eminiz Golden Key ve Amazon Club’ı da duymuştur. Siz de bu alanda, sadece bu 2 tesisten birinde konaklamak zorunda olduğunuzu zannediyorsanız yanılıyorsunuz! Çünkü Amazon Koyu’nda karavanınızla da kalabileceğiniz güzel bir plaj var! Bu plajın ufak bir kısmı Amazon Club tarafından kiralanmış. Kötü haber, çadır kurmak yasak. Özellikle yazın yangınlardan dolayı bu konu çok hassas olduğu için kesinlikle izin verilmiyordu. Ama yıl içerisinde değişen bir durum mu bilemiyoruz. “Yeaa bu ıssız yerde çadır kurduğumukim görecek” demeyin. Biz bizzat şahit olduk. Biri mi şikayet ediyor, kameralarla mı izleniyor bilemiyoruz ama yetkili abiler gelip uyarıyor ve çadırı kaldırtıyorlar. Cezası da var.
Amazon Koyu, denizi ve sakinliğiyle kalbimizi fethetti diyebiliriz. Bir de bizim gittiğimiz zamanın şansına mı diyelim, bambaşka yerlerden gelen 4-5 karavanlı arkadaşla tanışma şansı bulduk. Orada geçirdiğimiz 1 gece, bu samimi ortam sayesinde çok güzel geçti. Ertesi gün rüzgar şiddetini arttırınca koydan ayrıldık. Daha önce gelenlerin anlattığı gibi arılarla da problem yaşamadık hiç.
Buraya gelecekseniz merkezde mutlaka alışverişinizi yapın. Su, tuvalet vs. hiç bir şey yok. Yol bir yerden sonra stabil, ama kötü değil.
İNBÜKÜ KOYU (EMEL SAYIN KOYU)
Amazon’da tanıştığımız arkadaşların önden giderek keşif yapmaları ve çok beğenmelerinin ardından, bizim de Bozburun-Selimiye dönüşü rotamızı çevirdiğimiz yerlerden biri oldu İnbükü. Burası, Datça Yarımadası’nın girişinde, güney kısmında kalıyor. Meşhur Çubucak Orman Kampı’nı geçtikten sonraki koy..
İnbükü Koyu’na giden 2 yol olduğunu söyleyelim. Yollardan biri bozuk olduğu için gitmek mümkün değil. Ancak keşifte bulunan arkadaşlarımızın söylediği alternatif yoldan inilebiliyor (stabil). Koya inerken gördüğünüz manzaralar harika. Tekneler hep buraya demirlemiş. Bu yol bilinmediği için, insanlar buraya genelde tekneleriyle, botlarıyla geliyor. Tek sıkıntı, çok sinek var ve biraz keyfinizi kaçırabiliyorlar.
Niyetimiz burada konaklamaktı, ancak hava bozunca, ıslanacak olan dönüş yolunda sıkıntı yaşamamak için vazgeçtik ve denize girip çıktık sadece. Bu arada çok ıssız sevmeyenler burada kalmaktan hoşlanmayabilir.
Buraya neden Emel Sayın Koyu deniliyor derseniz, Emel Sayın da buraya gelip denize girermiş ve bu yüzden bu ismi almış. Ayrıca halk arasında anlatılan diğer hikaye de, denizin renginin Emel Sayın’ın göz rengini andıran bir maviye sahip olmasıymış..
Sizin de bu rota ve yerler hakkında önerileriniz varsa, mutlaka bize yazın! Bu bölgede hala keşfedilmemiş koylar, plajlar, kamp yerleri var.
Gizem
4 Mayıs 2023 @ 09:57
Merhaba, çok güzel bir paylaşım çok teşekkürler. 🙂 Bu sene benzer bir rotayı karavan ile yapmak istiyoruz. Konaklamanız nasıl oldu o konuda da bilgi paylaşabilir misiniz? Karavan ile her yerde konaklayabildiniz mi? Camping mi tercih ettiniz? Hangi campinglerden memnun kaldınız? Çok teşekkürler. 🙂
Iki Kafa Bi Dunya
7 Eylül 2023 @ 11:46
Merhaba, evet konaklamada problem yaşamadık hiç. Genel olarak freecamp denilen tesisi olmayan sessiz sakin noktaları tercih ediyoruz konaklama için. Tabi her zaman mümkün olmuyor. Akbük’te mesela deniz kenarında freecamp bulamadığımız için yolun sonundaki tesise ödeme yapıp onların arazisinde kaldık. Bu detayların hepsini de yazdık 🙂 Yazıyı acele etmeden tekrar okumanızı rica ederiz. Teşekkürler.