İstanbul’un “En”leri
İstanbul severler için önerimiz var! Bu haftasonu, İstanbul’un “EN”lerini keşfetmeye ne dersiniz?
İşte tarih kokan önerilerimiz:
EN ESKİ KULE: GALATA KULESİ
Kule 507 yılında, tahmin edildiği üzere Bizans imparatoru Anastasius tarafından, fener kulesi olarak ahşaptan inşa edildi. 1348 yılında Cenevizlilerin idaresine geçerek İsa Kulesi adıyla yığma taştan yeniden yapıldı. Osmanlı yönetimine geçmesiyse, Fatih Sultan Mehmet’in 1453 yılında İstanbul’u fethiyle gerçekleşti. 15. yy.da zindan, 16. yy.da yangın kulesi olarak kullanıldı. 17. yy.da Hezarfen Ahmet Çelebi, kollarına taktığı kanatlarla kuleden Üsküdar’a kadar uçtu. Kule, 1832’deki Galata yangınında hasar gördü, ancak daha sonra II. Mahmut tarafından onarılarak işaret kulesi olarak kullanıldı. Bugünkü görünümüne ise 1967 yılındaki restorasyonun ardından ulaştı. Yüksekliği yaklaşık 70 metre, çapı ise aşağı yukarı 10 metredir.
Ne Yapılır?
Çevresinde medeniyetler barınmış kuleden, panoramik İstanbul manzarası izleyebilirsiniz.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne ait olan Beltur tarafından işletilen restoranda yemek yiyebilirsiniz.
Faydalı Bilgiler
Kule çalışma saatleri: Her gün 09:00-21:00
Kuleye giriş ücretleri:
- Yerli turist: Tam 10 TL – Öğrenci: 5 TL
- Yabancı turist: 25 TL
- Müze kart geçmiyor.
Restoran, gece 10’a kadar açık. En pahalı yemeği 40 TL, serpme kahvaltı ise 35 TL.
Kulenin adres ve telefonu: Bereketzade Mahallesi, Büyük Hendek Caddesi, Galata Kulesi Sokak, Galata Kulesi, Beyoğlu, İstanbul – 0 212 244 7736
EN BÜYÜK SARAY: TOPKAPI SARAYI
Osmanlı hanedanının ve imparatorluk tarihinin simgesel ve fiziksel en büyük ürünü olan Topkapı Sarayı, İstanbul’un en büyük sarayıdır. Fatih Sultan Mehmet tarafından 1460-1478 yılları arasında inşa ettirildi ve zaman içinde saraya bazı ilaveler yapıldı. Osmanlı padişahları ve saray halkı 19. yy. ortalarına kadar burada yaşadı. Ancak saray, 1850 başlarında, 19. yy. devlet merasimleri gereksinimlerini karşılayamadığı için, sultanlar Dolmabahçe Sarayı’na taşındı. Topkapı Sarayı bir saray kenttir, dolayısıyla zamanında içinde binlerce kişi yaşadı. 3 Nisan 1924’te saray, Mustafa Kemal Atatürk’ün emriyle müzeye dönüştürüldü.
Ne Yapılır?
21 bölüme sahip sarayın 8 bölümü şu an geziye kapalı. Ancak geri kalan 13 bölümü gezebilirsiniz.
Gezinizi planlamak için buradan faydalanabilirsiniz.
Faydalı Bilgiler
Müze, Salı günleri hariç her gün ziyaret edilebilir.
Müze, Harem ve Aya İrini saat 09:00 – 18:45 arası ziyaret edilebilir, ancak bilet gişeleri 18:00’de kapanmaktadır.
- Müze Giriş Bileti: 40 TL (Harem Bölümü hariç)
- Harem ve Zülüflü Baltacılar Koğuşu Giriş Bileti: 25 TL
- Aya İrini Giriş Bileti: 20 TL
- Müze Kart, Harem Bölümü ve Aya İrini’de geçerli değildir.
Topkapı Sarayı adres ve telefonu: Cankurtaran Mh., 34122 Fatih/Istanbul – 0 212 512 04 80
Daha fazla bilgi için sarayın sitesini buradan ziyaret edebilirsiniz.
EN BÜYÜK CAMİ: SÜLEYMANİYE CAMİİ
Sadece Osmanlı’nın değil, dünya mimarisinin de en gösterişli örneklerindendir.
İstanbul’un külliyesiyle birlikte en büyük camisi olma özellğini taşıyan, Eminönü’nde kendi adıyla anılan semtte yer alan Süleymaniye Camii, Mimar Sinan’ın 1551 yılında yapmaya başladığı, 7 yıl süreyle üzerinde çalıştığı ve “kalfalık eserim” diye nitelendirdiği camidir. Burası, sadece Osmanlı mimarisinin değil, dünya mimarisini de en gösterişli yapıları arasında ve Osmanlı İmparatorluğu’nun simgelerinden sayılıyor. Cami, külliyesiyle birlikte 70 dönümlük bir arazi üzerinde yer alıyor. Bu arazide, külliye içindeki tüm yapılar, ortada cami olmak üzere U biçiminde sıralı. Cami ile Kanuni ve Hürrem türbelerinin olduğu hazire dışında külliye içinde; medrese, kütüphane, hastane, hamam, imare ve dükkanlar yer alıyor. Kubbesi 53 metre yüksekliğinde ve 26.5 metre çağında olan caminin 4 minaresi var. Bunun sebebi, Kanuni’nin İstanbul’un fethinden sonraki 4. padişah olması. 10 adet de şerefeye sahip. Bunun sebebi ise yine Kanuni’nin Osmanlı’nın 10. padişahı olması.
Ne Yapılır?
Mimar Sinan’ın “kalfalık dönemi eserim” diye bahsettiği caminin özelliklerini keşfedebilirsiniz. İşte bunlardan bir kaçı:
- Mimar Sinan, caminin aydınlatması için kullanılan mumların ve kandillerin isleri camiye zarar vermesin diye bir is odası tasarlamış ve camideki tüm isi bu odaya toplayabilmiş. Toplanan bu isler ise mürekkep olarak bir çok fermanın ve mektubun kaleme alınmasında kullanılmış. Mürekkep o kadar özelmiş ki; kağıt komple yok edilmeden silinmesi mümkün değilmiş
- İs Odasından dışarıya açılan iki pencere var. Bu pencerelerden bakıldığında, birisinden Allah, diğerinden ise Muhammed yazılı levhalar görülebiliyor.
- Mimar Sinan haşere, akrep ve böceklere karşın önlem olarak avizelerin ortasına deve kuşu yumurtaları yerleştirmiş. Yıllar boyu çalınan ve kırılan bir çok yumurta olsa da halen ilk günkü gibi asılı olan yumurtalar vardır.
- Kanuni Sultan Süleyman, Mimar Sinan ve Hürrem Sultan gibi bir çok ismin kabr-i şerifi caminin külliyesi içerisindedir.
Faydalı Bilgiler
Adresi: Süleymaniye Mah., Prof. Sıddık Sami Onar cad. No:1, 34116 Fatih/Istanbul
EN ESKİ CAMİ: AHİ ÇELEBİ CAMİİ
Evliya Çelebi’nin meşhur seyahat rüyasının geçtiği camii olarak önemli bir yeri vardır.
Eminönü’nde, Haliç kıyısında, Zindan Hanı’nın hemen batısında ve Yoğurtçular Sokağı ile Değirmen Sokağı’nın kesiştiği köşede yer alan Ahi Çelebi Camisi’in inşası kesin olarak belli olmasa da 1500 tarihi olduğu söylenir. Evliya Çelebi rüyasında, Ahi Çelebi Camii’nde Hz. Peygamber’i, diğer peygamber ve velilerin ruhlarını, sahabeyi görür. Peygamber’in elini öpmek şerefine nail olur. Bu arada da şefaat isteyeceği yerde dil sürçmesiyle seyahat dileğinde bulunduğunu canlı bir şekilde anlatır. Bu nedenle, Ahi Çelebi Camii İstanbul folklorunda ayrı bir yer tutar.
Yapının banisi Ahi Çelebi Osmanlı’nın en parlak dönemlerine şahit olmuş; Fatih Sultan Mehmet, II. Beyazıt, Yavuz Sultan Selim ve Kanuni Sultan Süleyman dönemlerinde yaşamış zamanının önemli doktorlarındandır.
Bu yapının ilk inşasının Mimar Sinan’a ait olup olmadığı tartışma konusu olsa da, yangında harap olduktan sonra Mimar Sinan tarafından yeniden inşa edildiği için, Mimar Sinan eseri olarak bilinmektedir.
Faydalı Bilgiler
Eminönü’nde sahil şeridinde, Eminönü otobüs durakları ile İstanbul Ticaret Üniversitesi arasında kalır. Rüstem Paşa Camii ile karşılıklı komşudur.
EN BÜYÜK KİLİSE: ST. ANTUAN KATOLİK KİLİSESİ
İstanbul’da hala kilise olarak kullanılan binaların en büyüğü, St. Antuan Katolik Kilisesi’nin bulunduğu yapıdır. İtalyan gotik tarzındaki bu binanın mimarı Mongeri. Kiliseye geniş bir avluyu geçerek giriliyor. Cephesi kırmızı tuğlalarla örülü olan bu binanın yapımına yaklaşık 1906 yılında başlanmış ve bina İstiklal Caddesi’nin ilk betonarme yapılarından. Avluda bulunan St. Antuan apartmanları da kiliseye gelir getirmesi amacıyla yapılmış.
Faydalı Bilgiler
Kilisenin yazın açık olduğu saatler şöyle:
- Pazartesi, Çarşamba, Perşembe, Cuma 08:00-19:30
- Salı 07:00-19:30 (Salı günleri bir papaz 10:00-11:30 ve 15:00-17:00 saatleri arasında sizi dinlemektedir)
- Cumartesi 08:00-19:30
- Pazar 09:00-18:30
Adres ve telefonu: Tomtom Mahallesi, İstiklal Cd. No:171, 34433 Beyoğlu/Istanbul – (0212) 244 09 35
Daha fazla bilgi için sitesini buradan inceleyebilirsiniz.
EN ESKİ KİLİSE: VAFTİZCİ YAHYA KİLİSESİ
456-463 yılları arasında Doğu Konsülü Studios tarafından Vaftizci Yahya adına inşa ettirilen, Yedikule’de bulunan Vaftizci Yahya Kilisesi, 1486’ya doğru, yani II. Bayezid döneminde İmrahor İlyas Bey tarafından zaviye ve cami haline getirildi. Bugünkü adıyla İmrahor Camii olarak bilinir. Kilise ve manastır olarak kullanıldığı dönemlerde patrikler burada yetişmiş ve yapı, İmrahor Camii adıyla şehrin en büyük camilerinden biri olarak anılmış (Mirahur Camii de denmektedir). Kısacası sonradan camiye dönüştürülmesine rağmen, İstanbul’dan yapılan en eski kilise ve İstanbul’un en eski dini yapısı burasıdır. 1782’de yanmış, 1820’de onarılmış, 1894’teki büyük depremde hasar görmüş, 1908’de ise çatısı çökmüştür. Günümüze sadece duvarları gelebilmiştir.
Ayasofya Müzesi’ne bağlı olan bu yapı, ziyarete kapalıdır.
Faydalı Bilgiler
Bilinen diğer adları: Studios Manastırı Hagios İoannes Prodromos (Vaftizci Yahya) Kilisesi – İmrahor Sarayı – İmrahor Camii – İmrahor İlyas Bey Camii
Adresi: Yedikule’de, İmam Aşir Sokak’da yer alır.
EN ESKİ SİNAGOG: AHRİDA
İstanbul’un en eski sinagogu olan Ahrida’nın 1440 yılında yapıldığı tahmin ediliyor. Fatih ilçesinin Balat semtinde bulunan sinagogun dua kürsüsü bir gemi pruvası biçiminde ve bu biçim hem Nuh’un gemisini hem de Yahudileri İspanya’dan Osmanlı’ya taşıyan gemileri sembolize ediyor. Bir zamanlar nüfusunun çoğunu Yahudi cemaatin oluşturduğu Balat’taki sinagog, sayısız görkemli törene ev sahipliği yaptı, ancak 1940’lara gelindiğinde semt Yahudi cemaatini hızla yitirmeye başladı. 1987’de Anıtlar Yüksek Kurulu’nun kararı ile Korunması Gereken Kültür Varlıkları Listesi’ne alınan sinagog, zamana direnmeye çalışıyor.
EN ESKİ KUBBE: AYASOFYA KUBBESİ
İstanbul’da en büyük kubbe, 32.37 metre çapındaki, yerden 55 metre yükseklikte bulunan Ayasofya Kubbesi. Bu kubbe, dünyada ilk kez bir şemsiye iskeleti gibi nervürlü şekilde inşa edildi. 532-537 yılları arasında Bizans İmparatoru Iustinianos tarafından inşa ettirilen Ayasofya, bazilika planlı bir patrik katedrali. 1453 yılında İstanbul’un fethiyle Fatih Sultan Mehmet tarafından camiye dönüştürülen eserin merkezi kubbesi, Bizans döneminde birçok kez çöktü. Ancak Mimar Sinan’ın binaya istinat duvarlarını eklemesinin ardından böyle bir talihsizlik bir daha yaşanmadı. Kubbenin restorasyonu, 1992-1993 yıllarında UNESCO desteğiyle başladı ve 2009 yılında İstanbul 2010 AKB Ajansı’nın kuzeydoğu çeyreğinde gerçekleştirdiği mozaik restorasyonu ve konservasyonu çalışmalarıyla tamamlandı.
Faydalı Bilgiler
Ayasofya Müzesi’ni, 31.10.2017 tarihine kadar haftanın her günü aşağıdaki saatler arasında ziyaret edebilirsiniz:
YAZ SEZONU- 15 NİSAN – 25 EKİM ARASI 09.00 – 19.00 (Gişe Kapanış Saati: 18.00)
KIŞ SEZONU- 25 EKİM – 15 NİSAN ARASI 09.00 – 17.00 (Gişe Kapanış Saati: 16.00)
Giriş ücreti 40 TL. Müze kart geçiyor, ve buradan temin edebilirsiniz.
Adresi: Sultan Ahmet Mahallesi, Ayasofya Meydanı, 34122 Fatih/Istanbul
Daha fazla bilgiyi buradan alabilirsiniz.
EN BÜYÜK KAPALI SARNIÇ: YEREBATAN SARNICI
Eminönü/Sultanahmet’te bulunan Yerebatan Sarnıcı, 6. yy.da, İmparator I. İustinianos tarafından kayalık bir arazinin oyulmasıyla yapılmış Bizans su haznesidir. Başlangıçta bu sarnıcın üzerinde bulunan taş döşeli meydan, zamanla bozulmuş ve Bizans Dönemi’nde burada evler yapılmaya başlanmış. Fetihten sonra da evler, hatta konaklar yapılmaya devam edilmiş. Sarnıcın içten ölçüsü 138*64.6 m ve toplam 336 adet sütuna sahip. Duvarları ise 3-5 cm kalınlığında su geçirmez bir harçla sıvalı. Yerebatan Sarayı olarak da adlandırılan sarnıcın güneybatı köşesinde, sütunların kısa gelen gövdelerini yükseltmek için altlarına kaide olarak İlk Çağ’a ait mermer bir anıtın parçaları konmuş. Bu parçalar, Medusa (Gorgon) başları. Son dönemde Yerebatan’da yapılan en önemli keşif ise bu Medusa başlarının açığa çıkarılması. Biliyorsunuz, yılan saçlı Medusa’nın gözlerine bakanı taşa çevirdiğine inanılır.
Faydalı Bilgiler
Müze, her gün 09:00-17:30 saatleri arasında ziyarete açıktır.
Giriş ücretleri:
- Yerli turist: Tam 10 TL – Öğrenci: 5 TL
- Yabancı turist: 20 TL
- Müze kart geçmiyor.
Adres ve telefonu: Alemdar Mh., Yerebatan Cd. 1/3, 34410 Fatih/Istanbul – (0212) 522 12 59
Daha fazla bilgiyi buradan alabilirsiniz.
EN İYİ KORUNMUŞ MOZAİKLER: KARİYE MÜZESİ’NDE
Kariye Müzesi, İstanbul’da bir kilise içinde en iyi korunmuş moziklerdir. Karagümrük’te Edirnekapı bölümünde bulunan bu müze Bizans döneminde kilise, fetihten sonra ise cami olarak kullanıldı. Yapımına başlanması daha erken dönemlere uzansa da bugün gördüğümüz bina XI. yy.dan kalmadır. Mimari yapısından çok freskler ve mozaikleriyle dikkat çeker. Bu fresk ve mozaikler XIV. yy.da yapılmıştır ve Bizans resim sanatının son dönemine ait en güzel örneklerdendir.
Ne Yapılır?
Mozaik ve fresko sanatına ait eserleri inceleyip anlattıkları hikayeleri anlayabilirsiniz. Dış narteks esas olarak İsa’nın yaşamını, mucizelerini, iç narteks ise Meryem’in yaşamını anlatan, mozaik sanatının şaheserlerinden sayılabilecek, birbirlerini takip eden muhteşem sahnelerle bezenmiştir. Parekklesion bölümünde ise, eski Ahit’ten alınmış dini hikayeler ile mahşer günü, diriliş, son yargı gibi sahneler, fresko olarak işlenmiştir.
Faydalı Bilgiler
Müze, yazın her gün 09:00-19:00, kışın 09:00-16:30 arası ziyarete açıktır.
Giriş ücreti 30 TL. Müze kart geçiyor.
Adres ve telefonu: Dervişali Mahallesi, Kariye Cami Sk. No:8, 34087 Fatih/Istanbul – (0212) 631 92 41
Daha fazla bilgiyi buradan alabilirsiniz.
EN ESKİ YAPI: DİKİLİTAŞ
İstanbul’da bulunan en eski yapı Sultanahmet Meydanı’ndaki Dikilitaş’tır. Bu yapı, Bizans imparatoru I. Theodosius tarafından 390 yılında Mısır’dan İstanbul’a getirilerek, o zaman hipodrom olan şimdiki yerine dikildi. 19.59 metre yüksekliğindeki taşın ilk halinin daha uzun olduğu, bugüne kalan kısmının ise ancak üçte ikisi oldugu söylenebilir. Dikilitaş, diğer adıyla Obelisk, mermerden bir kaide üzerinde bulunuyor ve kaidenin iki yüzüne Grekçe ve Latince kitabeler işlenmiş. Diğer iki yüzde ise taşın yerleştirilmesinden sonra burada yapılan araba yarışları resmedilmiş. Dikilitaş’ın dört yüzünde hiyeroglifler yer alıyor. Osmanlı dönemi boyunca Dikilitaş etrafındaki zemin zamanla yükseldiği için kaidenin alt kısmı toprağa gömülmüş durumda.
Faydalı Bilgiler
Adresi: Binbirdirek Mh., 34122 Sultanahmet/Fatih/Istanbul
EN ESKİ HAMAM: BALAT HAMAMI
Balat Hamamı, Molla Aşki Mahallesi’nde Fatih Sultan Mehmet döneminde çifte hamam olarak yapıldı. Dikdörtgen yapılı, yüksek pencereli ve içi mermerle döşenmiş olan hamamda süsleme sanatının hiçbir örneği bulunmaz. En önemli ve ayırt edici özelliklerinden biri de alt kısımda tonozlu bir hücreye sahip olmasıdır. Zamanında Yahudi batağı olarak bilinen bu hücrenin ortasında sadece Yahudilerin kullandığı bir havuz bulunur. İki katlı bu hamam hala faal durumda ve bir yanında Ermeni Kilisesi, diğer yanında Balat Ferruh Kethüda Camii ile komşu.
Ne Yapılır?
Osmanlı hamam mimarisini yansıtan Balat Çavuş Hamamı’nın hem tarihine tanık olabilir, hem de dinlendirici bir gün geçirebilirsiniz.
Faydalı Bilgiler
Adresi: Ayvansaray Mahallesi, Çavuş Hamamı Sk. No:5, 34087 Fatih/Istanbul
EN ESKİ ÜNİVERSİTE: KONSTANTİNOPOLİS
4. yy.da dünya başkenti olan İstanbul, dünyanın en eski üniversitesine de ev sahipliği yapmıştır. Dünyanın en eski üniversitesi denince aklımıza ilk Oxford, Cambridge gelir. Oysa dünyanın en eski üniversitesi bu üniversitelerden 300 yıl önce kurulmuş olan Konstantinopolis Üniversitesidir! Sultanahmet’teki Magnaura Sarayı’nda kurulan bu üniversite, 856 yılında eğitime başlamış ve geometriden astronomiye, hukuka kadar pek çok disiplini kapsamıştır. Temelleri Doğu Roma İmparatoru III. Mikhael tarafından atılan üniversite, İstanbul merkezli, çok geniş coğrafyada etkisini gösteren bir kültür rönesansının habercisi olmuştur.
Günümüzde, bu üniversitenin faaliyet gösterdiği Magnaura Sarayı Sultanahmet’te Four Seasons Oteli’nin arka tarafında yer alan Kutlugün ve Bayram Fırını Sokaklarını kaplayan alanda yer almakta idi. Üniversitenin bir kısmı bir halı mağazasının altında kalmış, mağaza sahibinin gayretleri sonucunda gün yüzüne çıkartılmıştır. Bugün hala bir kısmı ayakta duran bu üniversiteyi, yerin yaklaşık 10 metre altında ziyaret edebilirsiniz.
EN ESKİ SEMT: LANGA
Marmaray’ın Avrupa ayağı olan Yenikapı İstasyonu alanında yapılan kazılarda rastlanan 5000 yıl öncesine ve Bronz Çağı’na ait önemli kalıntılar gösteriyor ki, Langa tarih boyu birçok uygarlığa ev sahipliği etmiş, İstanbul’un arkeolojik açıdan en eski semti. Yenikapı-Aksaray arasında yer alan ve Mustafa Kemal Caddesi tarafından Büyük Langa ve Küçük Langa olarak ikiye bölünen semt, kendini günümüzün rutin koşuşturmacısna kaptırmış gibi görünse de, üzerinde asırlar boyu süre gelen yaşanmışlığın izini ve gizemini taşıyor. Langa, Yunanca “dışarı” anlamına gelen “vlanga” kelimesinden geliyor ve Bizans zamanında sur dibinde, Marmara’nın güney surları dışına taşan bir semt olduğu için bu ismi alıyor. Bugünkü adıyla Katip Kasım mahallesidir.
Ne Yapılır?
- Tarih kokan sokaklarında dolaşın.
- Cerrahpaşa Mahallesi’ndeki antika eşyalarla dekore edilmiş şirin “Langa Kahvesi”nde Türk kahvesi için.
EN UZUN TARİHİ CADDE: MESE
İstanbul tarihi boyunca kentin kaburgasını oluşturan ana yol, Roma ve Bizans döneminde Mese adını taşımıştır. Önceleri caddenin genişliği 25 metre civarındaymış. Bugün Divanyolu denilen cadde, o zamanlar Doğu Roma başkentinin anayoluymuş ve bugünkü Divanyolu gibi düz bir doğrultuda Beyazıt’a kadar uzanıyormuş. Bu yol, Roma çağının tipik bir mimari yapıtı ve Roma kent düzeninin bir öğesi. Ayrıca yolun altında Roma kent düzeninin ne kadar geliştiğini gösteren bir kanalizasyon sistemi kalıntıları bulunuyor. Bugünün insanı için kenti bir baştan bir başa kateden, taş döşeli meydanlardan geçen anıtlar, heykeller, sütunlar, taklarla süslü bir yol hayal etmek çok mümkün olmasa da o zamanın Mese’si böyle bir yolmuş.
EN BÜYÜK ADA: BÜYÜKADA!
Adı üstünde! Yabancıların Prens Adaları olarak adlandırdığı, İstanbul açıklarındaki adaların en büyüğüdür. Yüzölçümü 5.4 km2 olan adanın nüfusu yaklaşık 7500’tür. Ancak yazlık evlerin yoğunluğu sebebiyle yaz nüfusu daha fazladır. Aya Yorgi Kilisesi ile Aya Yorgi Manastırı Büyükada’da bulunur. Her yıl, 23 Nisan ve 24 Eylül tarihlerinde pek çok insan, kilisenin üzerinde bulunduğu 200 metrelik tepeye tırmanır ve inancına göre dua edip niyet tutar, Ortodoks papazdan da dua diler. Yine tarihi yapı olarak Hristos Kilisesi ve Manastırı ile Rum Yetimhanesi de buradadır. Ada içinde ulaşım bisiklet ve faytonlarla sağlanır. Ama faytona binmeyin!
Ne Yapılır?
- Tepedeki Aya Yorgi Kilisesi ve Manastırı’nı ziyaret edebilir, buradaki restoranda enfes manzara eşliğinde yemek yiyebilirsiniz.
- Muhteşem manzaralı ve kalabalıktan uzak Hızır İlyas Tepesi’ni ziyaret edebilirsiniz.
- Romen Diyojen’in sürgün edilip hayatını kaybettiği Hristo Tepesi’ndeki Hristo Manastırı’nı ziyaret edebilirsiniz.
- Avrupa’nın en büyük, Dünya’nın 2. büyük ahşap yapısı olan Rum Yetimhanesi’ni ziyaret edebilirsiniz.
- Rus siyasetçi ve asker Lev Troçki’ye sürgün hayatı boyunca 4.5 sene ev sahipliği yapan Sivastopol Köşü’nü ziyaret edebilirsiniz.
- Bisiklet kiralayıp Küçük Tur (Aşıklar Yolu) ve Büyük Tur yapabilirsiniz.
- Plajlarında denize girebilirsiniz.
- Dilburnu Tabiat Parkı’nda piknik yapabilirsiniz.
- Büyükada Adalar Müzesi’nde “10 dakikada Prens adaları” sergisini gezebilirsiniz.
EN BÜYÜK KORU: YILDIZ PARKI
Yıldız Sarayı ve Çırağan Caddesi arasında yer alıyor. Parkın içinde Malta Köşkü ve Çadır Köşkü bulunuyor. Yıldız Parkı kıyısıdanki yapıların ve arkasındaki bahçelerin Osmanlı döneminde, 1600lü yılların başında ortaya çıktığı düşünülüyor. Ancak o zamanlar bu bölge şahıs malı olmakla beraber Kazancıoğlu Bahçesi adını taşırmış. Sonrasında padişah mülkleri arasına alınarak, IV. Murat tarafından kızı Kaya Sultan’a verilmiş. Abdülaziz döneminde “Mabeyn Bahçesi” olarak anılan Ortaköy’e doğru genişletilmiş. II. Abdülhamid döneminde ise yabancı bahçe mimarları burayı batılı anlayışta düzenlemişler. 1960-1970 yılları civarında bakımsız bırakılan koruluk, zamanla kötü bir ün kazandı ama 1979 yılında Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) arasında imzalanan sözleşme sonucunda Malta ve Çadır Köşkleri onarılarak, 15 yıl boyunca Yıldız Parkı’nın tüm bakımı bu kuruluşa bırakıldı. 1994 yılında ise anlaşmanın yenilenmemesi üzerine kullanım hakkı tekrar İBB’ye kaldı.
EN ZENGİN MESİRE: ÇİLİNGOZ
Çatalca’nın 46 km, Yeniköy’ün ise 10 km kuzeybatısında bulunan Çilingoz, Çatalca’nın Binkılıç Beldesi’ne bağlı, çevresinde ormanlar olan geniş kumsala sahip bir koy. Çilingoz, İstanbul”un en zengin ekositemine sahip mesire yeridir. Kamp meraklılarının akın ettiği Çilingoz, güzel bir kamp alanına sahip. Çilingoz’un toprakları da organik madde açısından oldukça zengin. Bu durum, bölgenin bitki örtüsü yapısını zenginleştiriyor ve hem bitki hem hayvan türleri için kaliteli yaşam ortamı oluşturuyor.
Ne Yapılır?
- Geniş kumsalından ya da Akvaryum adı verilen ve merdiven basamaklarına dönüşerek yükselen doğal bir kayalıktan denize girebilirsiniz. Ancak Karadeniz olduğunu hatırlatalım 🙂
- Doğa yürüyüşü yapabilir, mağaraları gezebilir, göl kenarında piknik yapabilir veya balık tutabilirsiniz.
- Tabiat parkında kamp atabilir, doğayla içiçe bir tatil yapabilirsiniz.
- Yalıköy istikametinden gelirseniz, Istıranca Dağları’nın arasından uzanan toprak yolda offroad yapabilirsiniz.
- Ormanda bisiklete binebilirsiniz.
- Çilingoz Tabiat Parkı’nda su sporları yapabilirsiniz.
Faydalı Bilgiler
İstanbulluların haftasonu kaçış rotası olan Çilingoz, Eylül sonuna kadar canlı.
Orman ve Su İşleri Bakanlığı’na bağlı Çilingoz Tabiat Parkı, Zarif Turizm tarafından işletiliyor. Giriş ücretleri bisiklet için 5 TL, motosiklet için 10 TL, otomobil için 15 TL, konaklama ücretleri ise çadır konaklama veya araç konaklama 4 kişiye kadar 25 TL, karavan konaklama ise 28 TL.
Çilingoz Tabiat Parkı adres ve telefonu: Yalıköy Mahallesi, Atatürk Mahallesi,, 34540 Çatalca/Istanbul – 0542 695 79 10
Daha fazla bilgi için sitesini buradan ziyaret edebilirsiniz.
EN YAŞLI AĞAÇ: 600 YILLIK DOĞU ÇINARI
Yaşayan en eski yani en yaşlı İstanbullu, tabii ki bir ağaç. Eyüp Camii avlusundaki 600 yıllık Doğu Çınarı, şehrin en eski üyesi. İçi kovuk olan anıt ağacın çevresi 9 metre, boyu 20.5 metre, çağı ise 2.87 metre. Bu ağaç, İstanbul’un fethi sırasında Fatih Sultan Mehmet tarafından diktirilmiştir.
Faydalı Bilgiler
Eyüp Sultan Cami adresi: Merkez Mh., Kalenderhane Cd. No:1, 34050 Eyüp/Istanbul
EN ESKİ ALIŞVERİŞ MERKEZİ: KAPALIÇARŞI
Sadece İstanbul’un değil, aynı zamanda dünyanın en eski alışveriş merkezi olan Kapalıçarşı’nın çekirdeğini oluşturan ilk yapının, kesin olmamakla birlikte Bizans’tan kalma bir yapı olduğu düşünülüyor. Ancak Kapalıçarşı’nın yapılmaya başladığı yıl olarak, Fatih Sultan Mehmet’in inşaata başladığı 1461 yılı kabul ediliyor. Nuruosmaniye ile Beyazıt arasındaki alanı kapsayan çarşı, 45bin m2 ik alanı ve içinde bulunan 3600 dükkanıyla hem dünyanın en eski, hem de en büyük alışveriş merkezi. Tarihte Kapalıçarşı’nın sokaklarında aynı işi yapan insanlar ve dükkanlar bir araya geldiği için sokaklara, Kuyumcular, Ayunacılar, Fesçiler, Yağlıkçılar gibi isimler verilmiş. Çarşı, tarihte pek çok yangın ve depremle zarar görmüş, sonrasında onarılmış veya yeni yapılmış bölümlere sahip. 1960-70 yılları civarında Kapalıçarşı da İstanbul’un geçirdiği büyük ekonomik değişimle sosyal sıkıntılardan nasibini almış ve pek çok dükkan Batı butiklerinin özentisi olan ürünlerle dolmuş. Çarşıda ilk olarak takılar, mobilyalar ve hatıra eşyaları göze çarpar, ancak çarşı faaliyetlerinin şu 4 alanda yoğunlaştığını söylemek daha doğru olur: altın işlenmesi ve ticareti, antika trafiği, döviz ticareti ve hisse senedi, tahvil piyasası.
Faydalı Bilgiler
Adresi: Beyazıt Mh., 34126 Fatih/Istanbul
İstanbul Türkiye’nin özetidir! Geçmişidir, geleceğidir ve hala direniyorsa bu yüzdendir..
BONUS: Size turlarınızda rehberlik edecek bir uygulama öneriyoruz: PİRİ! Önce bu adresten uygulamayı telefonunuza yüklüyorsunuz. Sonra istediğiniz turu indirip offline çalıştırabiliyorsunuz. Bu gezi için “Tarihi Yarımada” turunu indirebilirsiniz!
İyi gezmeler!