HARMANKAYA KANYONU ve Hayalet Köy BEDİ
Hem kanyon hem kamp sevenler buraya toplaşsın 🙂 Çok eğlenceli, bol adrenalinli Bilecik Harmankaya Kanyonu Tabiat Parkı’ndan ve pek tatlı hayalet köy Bedi’den bahsedeceğiz..
Kısa bir bilgiyle tanıtalım önce kendilerini. 2013 yılında milli park olan Harmankaya Kanyonu, Bilecik’in İnhisar ve Yenipazar ilçelerinde bulunuyor. Biz buraya, Mehmet abinin yanına geldik. Giderken Gölpazarı üzerinden Bedi (Üzümlü) ve Harmanköy yolunu kullandık. Yol, İstanbul’dan yaklaşık 3-3.5 saat sürüyor.
Mehmet abi yolu tarif ederken, Bedi diye bir köyden geçeceğimizi ve bu köyün terkedilmiş olduğunu söylemişti. Yola akşam üzeri çıktığımız için buradan karanlıkta geçtik. Haliyle bir hayli ürkütücü gözüküyordu. Bu yüzden köy gezimizi dönüşe bıraktık. Neden terk edilmiş olduğunu aşağıda anlatacağım.
Harmankaya Kanyonu
Harmankaya’da konaklamak ve kamp atmak için “Taş Masa”ya geldik. Taş Masa, adını bahçesinde bulunan 3 ton ağırlığında kocaman beyaz bir mermer bloktan alıyor. Masa olarak kullandığımız bu mermer blok, karşıdaki kayaların bağrından sökülmüş ve kamyonlarla taşınırken buraya düşmüş. Mehmet abi de onu masa olarak değerlendirmiş. Velhasıl, buraya çadırlarımızı attık ve her kampta yapıldığı gibi yedik, içtik, yattık 🙂 Ertesi gün planımız, kahvaltı sonrasında kanyona girmek..
Bu arada, daha önce kanyon geçişi yapmadığım için benim hiç bir fikrim yok. Tek bildiğim, Mehmet abi “yanınıza çabuk kuruyan şort, mayo, ıslak ve kaygan zeminde kullanabileceğiniz vibram tabanlı bileği saran outdoor botu alın” dediği için ıslak bir deneyim olacağı 🙂 Mehmet abi ve çocukları defalarca buradaki kanyonu geçtikleri için onlar bize rehberlik edecek.
Mehmet abi emekli olduktan sonra, İstanbul’dan kaçıp doğayla baş başa kalabilmek için Harmankaya’da bu araziyi almış. İyi ki almış, çadır kurmak için düzgün zemin, yemek yapmak için mutfak, elektrik, su ve duş-tuvalet imkanları sayesinde son derece konforlu bir kamp geçirdik. İletişim kurmak, tanışmak ve takip etmek isterseniz instagram hesabı yoldaizde, ama biz ona “Captain Fantastic” diyoruz 🙂
Neyse, benim için koca bir soru işareti olan kanyon günü geldi. Mehmet abinin sevimli römorkuyla kısa bir yol sonrası kanyona vardık. İlk gördüğümüz, su akıntısı gibi olan dereden ayağıma su girmemesi için koşarken, birazdan kanyonun içinde yüzeceğimi bilmiyordum tabii 🙂
Bu arada derenin kenarında minik bir yılan gördük. Ahh canıııım, ne de şirinn.. Oralarda takıl, sakın kanyonun içine gelme, tamam mı?
Kanyon Keşif Turu
Başladık kanyona girmeye.. Haydaaa.. Dakka bir gol bir; daha girişte belimize kadar su! Bir de soğuk mu soğukk! Ama ilginç bir şekilde suya giresim var. Bu arada kalabalık olduğumuz için, bir de cesaret geldi, ben de yaparım ne var falan :)) Başka zaman olsaydı, oraya beni hiç bir kuvvet sokamazdı sanırım.
Bu arada hakikaten zor geçişler de vardı, zaman zaman yüzmeniz gereken, zaman zaman tırmanmanız gereken. Hayatta çıkamayacağım kayalara, arkadaşların iple çekmesi ya da birinin sırtına çıkmak suretiyle tırmandım:) Arada söylendiğimi de itiraf etmeliyim, ne işim var benim burada falan diye:))
Bizim kanyon keşfimiz (tek yön) 1.5 saat civarında sürdü. Arada -olmazsa olmaz- horon falan da ettik tabii afsfksdf:)) Aslında kanyon geçişi yukarıdan önce iple iniş yapıp, sonra kanyonun içinden geçerek, bizim giriş noktamızdan çıkarak yapılıyor. Bizde malzeme olmadığı için, tırmanış yapmadan yolun bir kısmını gittik (kanyonun uzunluğu yaklaşık 3km).
Bu arada hepimiz sırılsıklam olduk ve kanyonun içi güneş almadığı için üşüdük. Ben hayal kuruyorum, şimdi böyle gidiyoruz, ama yolun sonu günlük güneşlik bir yere çıkıyor, orada oturup dinleneceğiz, güneşten yanacağız falan 🙂 Nerdeeee.. Git git bitmiyor, zaten oturup dinlenebileceğiniz öyle güneşli bir yer falan da yok yani :)) 2 dakika durup geri dönüşe geçiyoruz, 1 saat falan da geri dönüş yolu..
Kanyon içindeki sulu yerlerden geçerken, ayağımızın dibinde falan gördüğümüz su yılanlarının sayısını söyleyerek spoiler vermeyeceğim. Yoksa giderseniz heyecanı kalmaz :))
Ve sonunda sağ salim kanyondan çıktık. Kesinlikle çok çok eğlenceliydi, İyi ki de yapmışız. Şiddetle tavsiye ederiz!
Bu arada, yukarıdaki fotoğrafta sol üstteki tıraşlanmış parlak alan, mermer ocağı. Bu yüzden kanyonun sol tarafı Tabiat Parkı’na dahil edilmemiş. Uzaktan baktığınızda bile fark edebileceğiniz gibi, Harmankaya’ya adını veren kaya mermer ocakları açılarak, doğaya can veren yeşil örtü, günden güne kesilip biçiliyor..
Köylü şikayet etmiş, dilekçe vermiş, ocakların kapatılması için “uygun değildir” diye çed raporu bile almış, ama ne fayda.. Ellerinde karar olmasına rağmen, ocaklar gece gündüz çalışmaya devam ediyorlar.. Özetle, köyün tarihi ve coğrafi yapısı tehdit altında ne yazık ki..
Hayalet Köy: Bedi (Üzümlü)
Eve doğru dönüşe geçerken, yukarıda bahsettiğim terk edilmiş Bedi Köyü’ne uğradık. İlk isimlerinden biri olan Bedi, üzümün çok ve üzümcülüğün yaygın olması nedeniyle 1962 yılında Üzümlü olarak değiştirilmiş. Ancak 2014 yılında toplanan imzalarla, tekrar Bedi olarak değiştirilmiş. Şimdilerde ikisi ayrı ayrı veya “Üzümlü Bedi” diye beraber kullanılıyor 🙂
Bu köyün hikayesi şu: Yıllar önce meydana gelen erozyonda, köy yukarıdan aşağıya doğru kaymış ve birçok bina zarar görmüş (buraya Eski Bedi diyorlar). Hal böyle olunca, bu köyü başka bir yere taşımaya karar vermişler. Eski Bedi’nin 3 km. yukarısındaki bu yeni köye de Yeni Bedi diyorlar. Ancak, eski köyde evini bırakmayıp hala yaşayan insanlar da var. Fotoğraflardan görebileceğiniz gibi, insanlar terk ettiği için her yerinden yeşil fışkıran köy çok tatlı 🙂
Terk edilmiş okulun içine de girdik. Kapısında 1944 yazıyor. Orada dolaşırken, kendinizi eski bir film sahnesinin içinde hissediyorsunuz. Ama hüzünlü bir sahne, kaderine terk edilmiş duvarlar… Bahçede, ulu önder Atatürk’ün sözünün yazılı olduğu anıt var. Köy camisinin bahçesinde de buna benzer bir büst vardı. Ve terk edilmiş evlerin duvarlarında da Atatürk posterleri gördük. O yüzden, kanımız 2 kat kaynadı buraya.
Eski Bedi, bize Türk filmlerinde gördüğümüz yoksul Anadolu köylerini hatırlattı. Okulu gezerken Öğretmen Kemal’i (*) düşündük hep ve köyün sokaklarında dolaşırken, sanki köşe başından Tarık Akan veya Fikret Hakan çıkacakmış gibi bir his kapladı içimizi..
(*) Öğretmen Kemal; Cüneyt Arkın’ın baş rolünde oynadığı, Genç Türkiye Cumhuriyeti’nin eğitim seferberliğinin anlatıldığı harika bir Türk filmi. Youtube’da tamamını bulup izleyebilirsiniz.
Fotoğrafların devamı Facebook Albümünde! Facebook ve İnstagram hesaplarımızı takip etmeyi unutmayın lütfen 🙂
Keyifli gezi ve keşifler dileriz!